JENERATOR
Jeneratör aurası, hayatı beslemek, güçlendirmek desteklemek ve paylaşmak üzerine yaşam enerjisi üretir ve yayar. Açık ve çevreleyen; kucaklayan bir aura.
Üretimle alakalı, bir şeyleri üretmek, yapılandırmak ve yapmak için var.
Auranın işleyişi; Anda kendisine gelen bir soruya cevap vererek rotasını belirleyen, anda kalması gereken ve anda verdiği reaksiyonlarla hayat yolunda ilerlemek.
Anda gelene verdiği reaksiyonla o enerjiyi tüketmeye başlar. Jeneratör mekanizması doğru tüketilmiyorsa ortaya bir direnç çıkar ve dirençle birlikte engellenmiş hissi oluşur. Üretim ve tüketim döngüsü doğru kullanılmıyorsa hüsran yaşar.
Auranın, Var oluş sebebi; Yaşam enerjisinin kaynağı sakral merkezi. Sakral merkezden gelen enerji, Doğru kullanılmıyorsa tükenmişlik geliyor; manasız bir karamsarlık; anlayamıyorum, ben ne yapıyorum? Ben nereye gidiyorum? Neden, kendi isteğim olduğunda gücüm yok? Diye diye hayattan, keyif almak zorlaşıyor, sistem daha fazla gerilime eğimli oluyor.
Yaşam enerjisi cevap verebilirlik yani ben buradayım ve enerjimi sunabileceğim bir şey arıyorum mekanizmasını doğru kullanıyorsa fazla enerjiye ihtiyacı yok. Doğru kullanmıyorsa; mekanizmanın işleyişinde bir kaçak varsa iş değişiyor.
Strateji: cevap vermek, tepki vermek; kendisine gelen bir soru veya kendisini tetikleyen bir durum olduğunda ““evet” enerjim var olduğunu onaylıyor ya da “hayır” enerjimin olduğunu onaylamıyor” şeklinde enerjisini dahil edip etmeyeceğinin cevabını, sakral merkezinin sesi doğrultusunda çıkan cevaplarla vermek; “hıhı”, “ ıhıh”, “cık”,”aha” gibi diyafram baskısıyla gırtlaktan ve kendiliğinden ortaya çıkan sesler.
Öz olmayan teması: Hüsran; bir şeyi yapmak istersiniz, engelleniyormuş hissiyle boğulmaya başlarsınız ve bundan dolayı bir karamsarlıkla karşılaşır hayal kırıklığı yaşarsınız. Sevmediğiniz bir şeyle uğraşıyorsanız, bir şeyi yapmak zorunda kaldıysanız, uyku dengenize dikkat etmiyorsanız zihin mekanizmanız karamsar düşüncelerle hüsrana uğratır; Hüsranı yaşadığınızı hissettiren ve sizi ezberlenmiş alışkanlıklarla karamsar algılara yönlendiren, yönetmeye çalışan zihin mekanizmanız kişisel gerçekliğiniz değil.
Jeneratör, sıkıldığı anda bir şey başlatır. Ardından karamsarlık, hüsran ve kızgınlık ile uğraşır yine de başlatır; Oysa jeneratör, başlatmak değil cevap vermek için hareket etmeli. Cevaplamak yerine başlatma eğilimine yönelen jeneratörler rahatlıkla depresif olabilirler.
Varoluş sorusu: Jeneratörün, çeken ve kucaklayan aurası, hayatı cevaplamak ister ki var oluş amacına ulaşsın; Ben kimim? Bana sorulacak mı? Sorulsun ki ben cevap vereyim.
Jeneratör enerjisi cevap verirken, kendisinin, kim olduğunu ifade eder. Ben kim? Arayışının, cevabını verir, o cevapla enerjiyi sunduğu/sunmadığı şey de ona kim olduğunu ifade eder. Ve eğer sakral sesini doğru kullanarak, kendi enerjisini takip ederek hayatta ilerliyorsa sonuç ne olursa olsun durumdan memnun olur ve kendisini tatmin hisseder. Hayatta, yaptığı işte, kendini ifade etmenin getirdiği tatmini ve bununla birlikte ürettiği şeyin getirdiği tatmini yaşamak ister. Bununda kendi enerjisi tarafından desteklenerek yapılması gerekiyor. Aslında jeneratör, bir şeyler üretmek için yaşıyor ve ürettiği şey onun, öz benlikteyse kim olduğunu ifade ediyor. Öz olmayanda ise çarpıtılmış veya abartılmış bir şekilde kim olduğunu ifade ediyor. Kim olduğunu ifade edişi, aslında ürettiği şeylerle bağlantılı; Anda, sakral enerjisinin yeterliliğiyle ürettiklerinde…
Jeneratörün etkileşimi, açık ve çevreleyici/kucaklayan aura ile başlar ve bu temelle ilerler.
Aura, var oluş amacı doğrultusunda, yaşam enerjisinin getirdiği bir cazibe ile alanına bir şeyler çeker. Kapalı olsaydı yaşam enerjisine başkası ulaşamayacak ve kimseyi çekemeyecekti. Bir şeylere cevap verebilmesi için auranın bir şey çekebilmesi lazım. Auranın çalışma prensibinden dolayı sakral enerji cevap verir. Kucaklayan bir enerji var etrafındakiler diyor ki “ayy ne güzel! Burada güzel bir enerji var hadi gidip tadına bakalım, belki oradan enerji alırız”. Tabi bilinç düzeyinde böyle demiyorlar sistemin bilinçaltı mekaniği böyle çalışıyor; Yaşam enerjisinin sunuşu böyle.
Bir jeneratör soruyu, kendi kendine sormak için tasarlanmamış. Sorunun dışarıdan ona gelmesi gerekir; cevapların oluşması için de beklemesi gerekir.
Hayatının ana kararlarında ( aşk, yaşayacağı ev, çalışacağı iş),Dışarıdan gelip biri soru sormuyorsa, okuduğu, gördüğü herhangi bir şeyden tetiklenmiyorsa Jeneratör neye enerjisini vereceğini bilemez. Zihin mekanizmasının filtreleme; düşünce diyalogları, devreye girdiği anda da enerjinin kaçakları ortaya çıkabiliyor.
Bedenin reaksiyonları da vardır ve bir şekilde onu da öğrenmek gerekiyor. Sizin sisteminizde ne tür sinyaller var en iyi siz bilirsiniz. Kendi sisteminizdeki sinyalleri yorumlamayı öğrenmek gerekiyor.
Kendi özünü jeneratörün çok iyi anlaması gerekir. Kendi benliği üzerinde çalışır. Kendi özünü çok iyi anlayacak ki kendi özünü gerçekten ifade edebilsin. Benliği tanımak; Sistemin bütünsel bilinçaltı mekaniği, “Ben enerjimi veriyorsam karşılığında benden ne bıraktı. Mirasım ne?” sorusunun peşine düşer. Böylelikle var oluş amacına göre hareket eder; “Ben kimim, bıraktığım iz ne?”
Uyku: Tüm Jeneratör enerjileri, neredeyse sınırsız ve yaşamı cevaplamak için burada.
Çok az uykuyla eylem yapabilir, uykusuzluk, sağlık durumunu ve yaşam hareketlerini önemli ölçüde etkilemez. Her uykudan, büyük bir hayati güç deposu elinde uyanır. Parmağını dahi kıpırdatamayacak seviyeye geldiğinde yatağa girmeyi, uyandığında ise yatağından çıkmayı öğrenmesi gerekir. Daha fazla uyuduğunda, daha fazla ve tüketemeyeceği enerjiyle uyanmış olur; ayılamaz, sersem gibi hisseder, dengelenemez…
Yaşam gücüne ve enerjiye sürekli erişmek ve somuta dönüştürmek tüm Jeneratörler için çok nettir; bu enerji türünün temsilcilerinin çoğu hangi mucizede uğraştığını, sahip oldukları hediyenin ne olduğunu anlamıyorlar. Farkında olmadan, yanlış yollarla kendilerini tüketiyorlar, sevmedikleri işleri yaparak enerjilerini ve enerjinin gücünü tüketiyorlar, yanlış insanlarla vakit geçirerek yaşam enerjisini boşa harcıyorlar, hedeflere koşarak karamsarlığa giriyorlar, planlar veya hamleler belirledikten sonra harekete geçerek hayal kırıklıkları yaşıyorlar ve bu başlatma hareketleri ile dünyada görünen karmaşadan sorumlu oluyorlar…
” Başlatma” Çocukluk çağından itibaren tüm jeneratörlerin öğrenmesi gereken bir durum; başlatmak için değil cevaplamak için harekete geç. “başlatmak” inancı, bir şeye sahip olmak istersen onun için hamleni belirler hedefe ulaşırsın der. Böylece jenaratör kendi doğasını bırakıp başlatmayı öğrenir;
Birisiyle olan ilişkiye başlamak, bağımsız çalışmak, planlar, projeler başlatmak, hayal etmek bazı hedefler koymak.
Kendi doğasından uzaklaşan Jeneratör, bir şeyler başlatarak er ya da geç duruma, diğer insanlara veya koşullara karşı direnişle karşı karşıya kalır ve büyük memnuniyetsizlik ve hüzün yaşar.
Oluşturdukları öz olmayan “ben” likleri ile hedeflerine ulaşamazlar; Dostluklar o kadar güçlü olmaz… Yaşam çok hoş olmayan anlara dönüşür… En uygun partnerler/işler bulunamaz veya en başarılı evliliğe/işe ulaşamaz…
Öz olmayan ben temasıyla jeneratörlerin kurduğu en popüler cümlelerden biri “ Ben nerde yanlış yaptım”, “ suçlu ben miyim?” aşırı itaatkâr, sadık, fedakâr, öğrendiklerini harfi harfine uygulayan ve hedefe odaklanan ben neyi yanlış yaptım, neden suçluyum?
Bu sorunun tek cevabı: Baş –lat -tın.
Sohbet başlattın.
Arkadaşına “sana gelebilir miyim” sorusunu sormadan gittin
Hedef koydun
Strateji belirledin
Plan yaptın
Amacın vardı
Bir keresinde öğrencilerimden biri, “Sürekli birilerinin peşinden koşarak aşkı aradım ve hep hayal kırıklığı yaşadım. En sonunda aramayı ve koşmayı bıraktım ve aşık olup evlendim.” Diyerek durumu kendi penceresinden çok güzel özetlemişti.
Sonuç olarak, Jeneratörler, sıklıkla bir şeylere başlayıp başka bir şeye geçer. Başlatılan ancak tamamlanmamış işler, projeler, ilişkiler ve insanlar – büyük bir parkur, tüm Jeneratörlerin hayatı geride bıraktıkları şeydir; geriye baktıklarında hüsran ve hoşnutsuzluktan başka bir şey kalmamıştır. Karamsarlıklara, Jeneratörün enerjisinin, hoşnutsuzluklarla kötüye kullanılması sebep olur, çünkü Jeneratörler, hayatını yaşamaz.
Jeneratörlerin, düşmanlarından biri zihin mekanizması;
Zihin, “taahhüt ver ve her şeyi kendin yapman gerekir” diyerek sürekli sorgular:
Neden?
Oyunun kuralları olmalı,
Neden bu adam/kadın ile birlikte uyanmak gerekir,
Neden belli bir iş tutunmaya ihtiyaç var?
Neden onun iyiliği için yaptığımı görmez?
Neden? Neden? Neden?
Zihin söylenir… Söylenir… Söylenir…
Çoğu jeneratör tam anlamıyla akıllarında kayboluyor.
Jeneratör aurası yayılır ve jeneratör için gereken her şeyi çeker; doğru insanlar, doğru koşullar, doğru başlangıçlar; beklemeyi biliyorsa fırsatlar gelir ve tatmin olur.
Jeneratör, başlatan olmaya ve herhangi bir olayı başlatmaya son verirse, istediği her şeyi alacaktır.
Elbette, Jeneratör için en zor şey beklemek. Bir jeneratör diyecek ki “Neden? Ben çok güçlüyüm ve enerjim var!”. “ Evet “ çok güçlüsün ve sürdürülebilir enerjin var, ancak bu enerjinin kullanımı için gereken veriler yoksa enerjin boşa gider; altı delik bir kovaya su doldurmak gibi, suyu doldurursun, doldurursun kova bir türlü dolmaz.
Jeneratörün, yapacağı bir şeyleri yokken, genellikle fırtınalı ancak amaçsız faaliyetlerini durdurmak için bir şeyler icat edip dururlar.
Herhangi bir işe veya konuşmaya başlamamak, bir iş yaratmamak, karşılıklı ilişkiye girmek için tepki göstermemek, cevap vermemek için çok zorlanırlar; kova delik mi, dolu mu, boş mu diye bakmadan kovayı doldurmak isterler.
Sabır, Jeneratörlerin hayatta geçmek zorunda oldukları ders… Herhangi bir Jeneratör, her şeyi başlattığında tüm gücünü kaybettiğini anlamalı.
Cevap vermek… Yaşamın getirdiklerini cevaplamak için bekle!
Jeneratörün, hayatta sevinci ve memnuniyeti/tatmini kazanmasını sağlayan stratejisi, başlatmak için değil, yanıt vermek için hareket eder.
Yaşamın kendisinin, tamamen doğal bir şekilde jeneratörlere sağlayacağı fırsatları beklemeleri gerekir. Yanıt olarak evrensel bir notasyonu ( zamanı- yeri- şekli- sembolü – bilgisi- işareti ) yok.
Basitleştirecek olursak: yaşamın getirdiklerini Cevaplamak; jeneratörün, kendisine ilgisi olan bir eylem veya olaya tepkisi diyebiliriz. Tepki, dışarıdan gelen bir şey olduğunda Jeneratör cevabı “ harika bir fikri olduğunu ve bu fikri yankı bulduğuna” karar verirse, bu sadece akıl oyunu olur. Karın bölgesinden diyafram baskısıyla gelen ( sakral ) Cevabı takiben yaşayan bir Jeneratör, er ya da geç, memnuniyetini görüp, tüm yaşamında sevinç yaşatmasını ve “Ben kimim?” Sorusunu cevaplayacak yetkinliğe ulaşacak.
Bir soru ya da teklife veya tetikleyen bir duruma verilen cevap diyafram baskısıyla boğaza ulaşarak gırtlaktan çıkan sesler eşliğinde oluşur; “evet”, “hayır “, yerine “e-ah” ,”ıhıh”, “cık”, “ah”, hıhı” gibi seslerle bütün çocuk ve yetişkin konuşmalarında çok tanıdık olan bir şekilde duyulur. “hıhı”; “Evet, onunla başa çıkabilirim” – bir yanıt, ıhıh;“Hayır, bunun için enerji yok” – bu da bir yanıt.. Kendini meşgul ettiği etkinlikle tanımlamak sadece Jeneratörlerin ayrıcalıkları…
Stratejisi ile cevaplayan Jeneratörler, ürettiği enerjinin rotasını belirler. Yaşam kararları içinse kişisel otoritesini kullanır.
Birçok jeneratör, Human design ile tanışıp deneyler yapmaya başladığın da yaşamlarının daha sakin, daha zengin ve daha çeşitli duygularını ve deneyimlerinin nasıl dönüştüğünü büyülenmiş bir şekilde görüyorlar.
Web sitemizi takip ederseniz blog yazılarında birçok jeneratör deneyleri ve gözlemlerinden oluşan hikâyeler bulabilirsiniz…
Strateji ve otorite geliştirme atölyelerine katılabilir veya danışmanlık hizmetlerimizden yararlanabilirsiniz.
Nalan Kahraman
Baskı merkezleri makale ve görsellerinin tüm telif hakları Nalan Kahramana aittir. Ancak logosuyla kullanılabilir.