Kariyerimin bu noktasında çok fazla bulaşıcı alışkanlıklar gördüm ancak “kendini arama” alışkanlığında ki bulaşıcılığı ise ne kadar çok gördüğümü hesaplamam mümkün değil; Kendini, insanların gösterdiği saygı da arayanlar - Sahip olduklarıyla – yaşayamadıklarıyla – yaşadıklarıyla arayanlar. Neredeyse birbirleriyle aynı kendini arayış alışkanlıkları; Kendi tasarımını görmeden diğer tüm tasarımlar doğrultusunda kendini arama alışkanlığı.
Bu, arayanlar ve onlara eklenmiş bulaşıcı alışkanlıklar hakkında dikkatimi çeken şeylerden biri: bir şekilde bir arayıcı olma rolüne bürünerek her zaman kendinin ötesine bakıyor olmak. Genel olarak kendisinde neler olup bittiğine bakılmaksızın, kendinin ötesinde, kendinin dışında olan bir şeyi aramak gibi kendini aramak oldukça dikkat çekici.
Aramanın yol açtığı bir başka şey ise, aradığınız şeyin, olduğunuzdan farklı olduğu algısıyla, bir şekilde aradığınıza uyanmaya çalıştığınız varsayımıdır.
Aslında tüm arayışların kökeninde kendi içindeki gerçeği bulmak barınır. Kendi varlığını – kendi bilgeliğini – kendi uyanışını – kendi içsel algılarını – kendi hissedişlerini – kendi duygularını – kendi bakış açılarını – kendi motivasyonlarını – kendi beklentilerini- kendi hırslarını – kendi tutkularını – kendi içsel gerçekliğini yani kendi özgünlüğünü aramak barınır.
Human Design sisteminde ki tüm bilgiler de “kendi içindeki gerçeği bulmak” la ilgilidir. İnsan aslında bunun için dünya gezegeninde form bulmuştur. Farkında olmak için buradayız ve bu farkındalık önce insanın kendi içinde başlar. Dışarıda bir şey aramıyor, gerçekte kim olduğunuz hakkındaki gerçeği arıyor olmakla başlar.
Human Design mekaniğinde bu çok basittir: Kendi yapınıza göre bir Strateji ve Otorite var. Deneyin/test edin çünkü bu gezegende kendinizin ötesinde bir şey bulmaya çalışmıyorsunuz, kim olduğunuzu bulmaya çalışıyorsunuz.
Çoğu insan derinden koşullanmış olarak büyür. Dünyaya geldikleri anda doğalarının özünden uzaklaşırlar ve bunun ötesindeki yaşamlarıyla ilgili her şey homojenleşir. Şuna veya buna karar vermeye çabalayarak, olmadıkları bir şeyi aramaya başlar: ”bundan sonra böyle yapacağım”, “bundan sonra şunu yapmayacağım” türünde hep sonraya dair kararlar vermeye ve sonralarda da bu kararları görmezden gelmeye başladığını dahi görmeden aramaya devam eder.
Bütünlük ve farkındalık arıyorlar, ancak yaşadığı yeri görmezden geliyorlar. Yaşadığınız yer, sizin içinizde bulunur. Gideceğiniz tek yer, kendinizin ne olduğunu keşfetmeniz için kendi içinizde. Bir tür fantezide değil, bir şekilde büyük bir yüce yaşamaya sahip olacağınız sanrılarda değil. Bu sıradan bir dünya, sıradan dünyada farkında olmak ve onun güzelliğini görmekle ilgili. İnsan olmanın, kendimiz olmanın güzelliği, içimizde keşfettiğimiz bir şeydir. Zihnimizin dışarıda gördükleri değildir.
Bir kez her şeyin kendi içinizdeki gerçekliği aramakla bağlantılı olduğunu fark ettiğinizde tüm yaşamınızın değişmesine ve güzelleşmesine olanaklar sunduğunuzu görürsünüz.
Hayatınızın en büyük fırsatı “her şeyin kendi içinizdeki gerçekliğini bulmak” olduğunu görmektir. Test edip deneyler yaparak ispatlamaktır. Çünkü her şey kendi içimizdeki gerçekliğini bulduğumuzda sonuçlanır.
Kendi içinizdeki gerçeklikleri bulmakta neden zorlandığınızı ve sizi hayatta zorlayan homojenleşmiş alışkanlıklarınızı görmek ve dönüştürmek için Atölye çalışmalarımıza katılabilirsiniz. Kişisel homojenleşmiş kalıplar analiz raporunuzu sipariş edebilirsiniz.
